17 Haziran 2010 Perşembe

Selamın aleyküm.. Ve aleyküm selaaam.

Nasıl başlasam diye düşünmeden hobarey diye konuya dalmak istediğim bi yazı bu. Bu sıralar rüyalardan gidiyorum farkındayım ama acayip etkilenmiş durumdayım kendi rüyalarımdan! Yani utanmasam sırf rüya görmeyeyim diye uyumayacağım vallahi :S Yine ne gördün merakı oluşturabildim mi bilmiyorum ama ben olsam meraklanırdım :P

Her selam verdiğimiz "arkadaş" her muhabbete oturduğumuz "dost" olmuş ona üzülüyorum. Kendi kaybettiklerime yanıyorum bi taraftan da (onlar yansın kendileri kaybetti de diyebilirim tabi ama öyle kolay değil işte). Rüyamda da kaybettiklerimden kareler gördüm işte.. Böyle bi kep törenindeyiz, anam bi de baktım benim yeşil gözlüm mezun oluyomuş kahve gözlümle ben gitmişiz tee ıspartalara onun kep atışını görmeye akşamında da kafaları çekmeye tabi =D bir sarılmışız allahım o nasıl bir huzurdur nasıl bir gülümsemedir benim yüzümdeki; sanki yıllardır çok rastlayamadığım macuncu amcayı kovalayıp macun alıcakmışm gibi bi heyecan bi sevinç bi karmaşa. Off ! dedirtti bana yani. E bugün de kandil ya hani dedim bi mesaj atayım, senin neyine mesaj atmak kızım neyine! böyle soğuk soğuk bir cevap birinden, ötekinden hiç mesaj bile yok zaten... Niye bu kadar takıyosam kafama bilmiyorum. Aslında biliyorum ya, şu ikili ilişki olayını ne zaman tam anlamıyla tutturucam onu düşünüp ona takıyorum kafayı. Bi roulette oyunu gibi hayatım sürekli numaralar değişiyo gidenler gelenler yani ama dursunlar artık dursunlar istiyorum !

Bu kahve gözlüm benim ilkokul arkadaşımdı, pek samimi değildik o zamanlar çocuktuk yahu! Aynı liseye gitmeye başlayınca bi tutunduk birbirimize bi samimiyet. Sonra onun sınıfında başka bi kız vardı, hıh işte o da benm yeşil gözlüm. ikisi samimi oldu önce sonra da üçümüz, derken bi baktık yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez olmuş...
Lise sona kadar baya bi kopukluklar yaşadık biz, bana güvenlerini kaybetmişler de bilmem ne. Kaybedersiniz tabi anlattıklarımı dinlemek istemediğinizi söylerseniz anlatacak başkalarını bulmak zorunda kalırım bende sizden uzaklaşırım, herşeyimi anlatamayacaksam ona "dost" diyebilir miyim ben...

İşte böyle bu ikisi benim kafamı çok kurcaladı son zamanlarda. E bi de evime gelmişim ya hani onlarla vakit geçirdiğim yerlerden geçip duruyorum isteyerek ya da istemeyerek, direk bilinçaltım devreye girmiş olacak ki rüyalarıma kadar işlediler... Özlüyorum abi, küfürlerime kızmalarını, benim özel soslu bol acılı makarnamı yanında bir sürahi suyla beraber yememizi, bahçeliye gidip içmemizi, beraber ağlamamızı, beraber gülmemizi, özlüyorum işte mına koim ! Ha bi de rüyamda kahve gözlüm sigara içiyodu ki hayatta beklemem ondan çünkü nefret eder. Hatta benim bile içtiğimi bilmez hala, nerden bilecek gerzek görüşmüyosunuz ki yıllardır...

Şimdilerde etrafıma bakıyorum, kimsenin tam olarak samimi olduğuna inanmıyorum; zaman zaman kendimin bile. Bi bakıyorum arkasından konuşuyolar, sonraki gün can ciğer kuzu sarması; bu ne lan ! Daha dün demediğini bırakmıyodun arkasından, noldu?! Tabiki var canım ciğerim olanlar, onlar meclisin dışında kalanlar.. Ama dedim ya geride bıraktıklarım hala canımı acıtabiliyorlar ama bıraktığın gibi bulamıyosun dönüp baktığında ya da uğraşmıyosun. Ben uğraşmamayı seçtim, benim için çok geç kaldıklarını düşündüklerinden onlar da uğraşmamayı seçti ve bu böyle sürüp gitti...

O kadar çok sapak o kadar çok engel var ki yürüdüğüm yollarda, bazen sırf kendimi bazen de sırf onları düşündüğümden o yolda benimle yürüsünler istemiyorum; ama nolursa olsun yanlarmda olsunlar istiyorum, "dostum" dediklerim. Onlar da bir yere kadar gelebiliyorlar tabi hak vermemek elde değil. Bi tıkanıklık yaşandı mı da çekip gidiyorlar.

Belki de bu yüzden bu kadar nefret ediyorum tek sayılardan, biz 3 kişiydik çünkü! Nefretim de sevgimden geliyo bundan eminim... Çelişki insanıyım ben, dengesizim bi anda parlar bi anda silerim sonra bi anda pişman olur özür dilerim, söz veririm; ama sözümü tutamamam için siktiimin hayatı elinden geleni ardına koymaz. Bak görürsünüz ahanda buraya yazmıştı kızcağız dersiniz...

Bi gün okursanız bu yazıları, beğenmeyin mühim değil; çünkü insanlar kendini buldukları yazıları genelde beğenmez, içinde acı varsa çelişki varsa kendine konduramaz bunu belki de, itiraf etmek istemez, eleştirmek daha kolay gelir çünkü. Ve beyin, öyle bir şey ki asla çelişkiye izin vermez... Yazarken farkına vardığım çelişkiler bunlar. Normalde görseniz, "yuh mına koim" bunlar bu kızdan mı çıkmış dersiniz inanın; çünkü öyle bir bünye var ki bende akıllara zarar! Dışım kıkır kıkır güler, etrafındakileri kahkahalara boğar (ki bi gülücüğe canımı veririm), içimde ne fırtınalar kopar söylediklerimin on misli belki de ama sadece söylediğim kadarını bilebilirsiniz, fazlasını beklemeyin benden... İçine atan bi tip değilim ama ister istemez benliğime sızıyor acı, keder!

Dostlarımı kaybetmişim ve yasını bile tutamıyorum gülmekten.. Şimdiyse bi "Selamın aleyküm" e "aleyküm selam" dediklerim arkadaşım olduğunu iddia ediyorlar, iki gülüp güldürdüğüm insan da samimiyetime güvendiğini iddia edip ağzıma sıçıyor, neymiş efendim dostmuş. Mümkünse olmayın efendi, hatta olmaz olun!

Beni bana bıraksınlar emeklediğim yıllarıma geri döneyim "agucuk gugucuk" lara gülmeye devam edeyim ya da hiç olmadı ilkokula döneyim de tek derdim matematik problemlerini çözememek olsun. (Nasılsa sike sike çözdürecekler arkadaş ne diye gereriz ki kendimizi :D)

Uzun lafın kısası, yıllardan birinde dostlarımı bi sapakta bırakıp engellerden tek başıma atlamaya yolumu bi başıma bulmaya uğraşmışım; gün geçtikçe çirkinleşen bi anlam kargaşası içinde kendim olayım derken iyice kendimden uzaklaşmışım...

Gökten 3 elma düşer ... ( Bak yine 3 mına koduumun sayısı!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder